Kayıtlar

Sarkaç

  Gezdim o güzel mısrâları hepsinde yüzün var Mahzun bakıyorsun yine burkulma burulma Bir şarkı tütersin niye hepsinde hüzün var Küs dallara, küs onlara, hür olma vurulma Vazgeç kanadından Peri göğsümde göğün var Bir kalp taşırım sen gibi dursam da durulmaz Ben gel diyeyim sen buna cevret ki sözün var Bir har yanarım bir gece gelsen de onulmaz Senden öte durmuş külü bir sırlı közün var Payız günü açmak yazılır yazgısı şaşmaz Ben lâlece açsam ne çıkar bunca güzün var Hoyratça şiirler akarım gönlüne taşsam Mısrâlara billur yuva çatmış o özün var Bahçende solup toprağa düşsem de karışsam Şebboylara dursam, büyüsün sende füsun var Geçtim o güzel yolları yollar ki kokun var Bin türlü şükûfen saçılır amma ki dokunmam Nakkaş Peri gergef gibi gönlümde dokun var Tak çelmeyi yak gülleri nakşında gocunma Ummanda boğulmak da mahâret mi kuyun var Düşmek bana mahsus Peri sen sarkma kuyundan Sordum güle aşkın ulu burcunda okun var Sulh kentine düşmez yolu sor cengi kulundan Bir

Dünün Güncesi

 Hani;  "Ey düşmanım, sen benim ifadem ve hızımsın; Gündüz geceye muhtaç, bana da sen lazımsın!.." diyor ya üstat, böyle zaman zaman geçiyor bu beyitin bahsi, birkaç mahalleli aynı anda yutkunuyoruz oracıkta. Soğukkanlıyız hâlbuki. Zamanlı ve zamansız geçiyor böyle şeylerin bahsi, yutkunmakta güçlük çektiğimiz oluyor adam-akıllı. İçerde bir yerde birkaç gayzer saptanıyor anatomimizde, karıncalanma hissedilir bir kişilik kazanıyor, sismik birkaç hadise kangren etmese de kan getirmeye, iç çekmeye kâfi geliyor en bilindik eklemlerimizde. Delikanlıyız hâlbuki.  28 Şubat'ta ne yaptığımız sorgulanıyor şuurlu şuursuzlarımız tarafından, hor görülüyoruz milyon türlü. O sıralar anne karnındaydık hâlbuki. Onlar İmam Hatip sıralarını tekmelerken mestli ayaklarıyla, ben annemin karnını tekmeliyordum öyle günahsız. Hatta bir keresinde kordona dolanmış boynum şafakta. Yine de bu rivayet memleket bahsinden yola çıkarak uydurulmuş regülatör meddahlığıdır bugüne yaslı duran. Çünkü bir maze

Dokunaklı Sözler

Yaşım dolayısıyla yaşamıyorum, Anlamını yeniden öğrendim kelimelerin, Ne bekliyoruz, Çevremde çabucak bir parça, Tam zamanı değil mi seslerimin... Savaşta yorgunuz şafakta suçlu, Bir garez mi bahsim göz yaşartıcı hazda, Maarif yolunun mayın tespiti için, İnce önlüklü istikbal birlikleri, Her biri anasının gülü dipdiri, Tabâbet üryan bir cisim halini alınca, Tıraşı keskin devrin öncü gelenleri, Ne anasının gözü şeydi gizledikleri, Geçiverdi bu tür şeyleri tarih, Anlaşılmadı katlim aslî hususunda, Huzurunda zaten millî hazinelerin, Hudûdunda göğsümün bıçakla, İmkanında halkın bir ilmek yerinin, Kesilmedi mi Kur'ân-ı Kerîm'den pasta? Çevremde ağır ve çabukça, Tam zamanı çimdikli sesin, Yaşamak ölçülür mü yaşla, Bekliyoruz, Anlamıyız kelimelerin. Hâfî

Yunus Dilinde Dua

  Alem avuçta gizli, tut sema duvarına Bunca zikir benizli, dua demiş adına Seyret anda ömürü, anla neymiş ölümü Ariflerin gönülü, ermiş bunla murada Dil onunla yunmuştur, inayetin sunmuştur Varan böyle varmıştır, Hak Resûlün yoluna Irak düşen cenetten, feyz alıp da Adem'den Dili kalbe indiren, avdet etmiş yurduna Yunus, yunusta saklı, Yunus ondan yasaklı Yalvaç Yunus'un affı, yine gizli duada Duanız yoksa eğer, kulluğunuz ne eder Habib böyle nakleder, erdik "belî" sırrına Aşkla işler düzeni, Mevla sevmez bozanı Nice aşık ozanı, şahit tutmuş hep buna Haber alıp Musa'dan, medet umma asadan Odunu ejder yapan, "Teslim ol" der kuluna Selim olmuşsa ateş, ibrettir batan güneş Putlar kıran ol Mahveş, evvel vardı farkına Oldur kulun rehası, ölçülür mü pahası Servet mümin duası, hacet var mı altına Münhasır cümle kalpler, mutmain olmak ister Bunu bilen zahitler, durmuş zikir ardına - Münhasır 

Gölge Oyunu

Oturunca bulutlara, Gökyüzünden silinmesi gereken, Uyumsuz bir leke, Gizli asker, gizli hasta, gizli tehlike, Söylemedik imsiz ucundan, Bahsetmek şiir olunca uçtuğundan, Kuşlar tanınır ve her şey, Bilinir herkes tarafından, Güya anlamıştır beni çoktan, Güya aşmış belli şeyleri, Geçişmedim halbuki ayıptı, Güzel gözlü yaratıktan. Gerçi koparıldım bu oyundan, Daha millet var, Öylesine yürümedim ya, Uyanan mukavemet var, Omzumdan yansır çoğalır, Ölüm var kalım var. Komşunun işleri iyi olurmuş, Çocukları çalışkan, Sen uzaklardasın bardağın üşür, Saklan gece kadar yayılıp, Güzel gözlü yaratıktan. Dertsiz tutmuyor parça birbirini, Neredeysen yerin değil, Anlıyor elbette omzun seni, Tâ ki senin kadar değil,  Pencereler açık musluk damlalı, Hem merhemi var hem yaralı, Horozlar uyanık veda başladı, Ağır geçiyor gençlik dalından, Uzaktasın, uzaktasın, uzak tasın, Güzel gözlü yaratıktan. Kendimi size satmak için mi biriktirdim, Aklını yarılar şimdiler zekayla, Oysa bir lir kuşu aynası sesin, Oturm

Şeyhülislam Yahya Efendi'nin "Eyledi" Redifli Gazeline Tahmis

  (Fâ`ilâtün fâ`ilâtün fâ`ilâtün fâ`ilün) Bilmeden ben dil-i misbah anda püryân eyledi İhtiyârım ol ki demden terk-i pâyân eyledi Külde sırdan pâye almış hârı âyân eyledi "Aldı gönlüm yâr evvel sonra vîrân eyledi Ah kim dil mülküni alan tâlân eyledi" Sen misin şol serv-i müjgan pür-i ahraz eyleyen Def-i meltem nevm-i ebred ömrü poyraz eyleyen Çölde serab gölde turab nüşre ibraz eyleyen "Bâg-ı hüsne kâmetün serv-i ser-efrâz eyleyen   Ben hakîri sâyeveş hâk ile yeksâne eyledi " Hâli mâmur kendi hârab ol satanlar kendüyi Gönlü berk-âsâ kanat yârdan atanlar kendüyi Şol kıyâmet kopmadan hep kurtaranlar kendüyi "Katre-i nâ-çîzden kemter tutanlar kendüyi   Katreyi deryâ idüp deryâyı `ummân eyledi" Göz yakîn ister de kalp teslim olup etmez güman Önce Hakk'ın sonra aşkın varlığından Müslüman Tartma aşkın cüssesin âlemde yoktur ol mizan "Aşk bârını götürmezken zemîn ü âsumân Avn-i hakk bir nâ-tüvâna anı âsân eyledi" Bîvefâ esvâbında sırrın â

Mücadelenin Dönüşen Hikayesi : "Şahit ama Gaip"

    İnsansak ve insan kalmak istiyorsak mücadele etmek zorundayız. İnsan olmayı dert ediniyor isek derdimizin dermanı insan olmanın asgari şartlarını teminle mükellef olduğumuzu ikrar etmektir. İkrarımız kalbimizle ettiğimiz tasdikin bir aks-i sedâsı değilse çoktan “insan” olmaklıktan kopmuşuz demektir. “Özü sözü bir” diye vasıflanan insanların bu vasfa sahip olmaları, bu vasfı haketmelerinin sebebi kalp ile tasdik ettiklerini dil ile ikrar etmeleri, bir şeyleri gizleme yoluna girerek çeşitli hilelere, göz boyamalara başvurmamalarıdır. Bugün içinde bulunduğumuz dünya (bir mekan olmaktan çok, zamanın ruhuna sinmiş, üzerini kaplamış anlayış bütünlüğü olarak dünya) özümüzü yıpratmak, sözümüzü muğlak kılmak, sözümüzde izhar olan özün altını oymakla kaim olabilen bir dünyadır. Bu dünyada insanın özünün ve sözünün bir olması, fertte akseden bu birliğin bir cemaate ardından cemiyete sirayet etmesi bu dünyanın ayakta kalmaklığını en çok tehdit eden şeylerden biridir. Dürüstlük dediğimiz şey do