Balkonuma Yanaşan Güvercinler

Sesin kovulduğu zaman,

Dışardan bakardı kaşların pencereye.

Yorgun olurduk akşamı seyre dalarken,

Gülümserdik inatla,

Devrin sası ve alçak yasalarının,

Yasak kıldığı o dinç hürriyetle...


Ceplerinde sakladığın o siyah farenin,

Ara sıra senin etlerinden yiyen,

Hani şu göğsüne sırnaşan karanlık,

Hani şu, karanlıkla büyüyen,

Aklındaki ayak sesleri dinmedi mi?

O zaman,

Gel militan düşler avlayalım,

Politik simgeler sarkıtalım yahut seninle.

Politik derken,

Adam asmaca yani,

Yani cilve.


Unutma ki,

Gözlerin boşuna sansürlenmedi senin,

Göğsünün göğe eş olduğu yıllarda,

Bakışlarını boş yere sarsmadılar.

Tasarlanırken gizli ayaklanmalar,

Altında yerin,

Bir casus,

Beyni yıkanmış tatlı su komünistlerinin,

Aralarına sızınca,

Çok gördüler çünkü kanırtan düşlerine,

Baş kaldıran suskunluğunu.

Bozulacak sandılar oyunları,

Oysa zaten bozuktu.


Mefkûrevî kuklalar,

Engebesiz menfaat,

Abdestsiz filozoflardan,

Evrensel ahlak dersleri.

Okul süslü binalar,

Orada yenen haltlar,

Yeni yetme gençlerin seviyorum sözleri,

Yani hepsi,

El birliğiydi seni habersiz,

Kelepçeyle öpmenin.

Kelepçe derken,

Köle kapmaca yani,

Meşrusu ihanetin.


Sesin yorulduğu zaman,

Yakasından bir kir sarktı bakışlarının,

Her yerden baş çıkaran,

Her zerrene nam salan bir leke.

Ellerindenki kalıntı elbet görülür o zaman,

Göğsüne suçluluk tıkıştıran,

Nüvesinden yoğrulan yeke.


Değsin istenir yürek bir yerinden,

Değsin sabahları kuşların değdiği virde.

Ismarlama iniltilerden,

Ve haşlanmış şiirden uzak,

Göğsümde lüzumlu tasalar,

Musallat iftiralar bir de.


Sesin sorulduğu zaman,

Koşarak kaldırırdım yerden çocukluğunu,

Bir ayna bırakırdım önüne bir de Ayet,

Anlardın neden hep böyle,

Yerden yere vurulduğunu.

Gizli gizli ağlardık belki o gün;

Ağlamak derken,

Ağlamak işte...

Yoksa unuttun mu?


...

Geceyle başa çıkardı gözlerin...


Hâfî

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Mücadelenin Dönüşen Hikayesi : "Şahit ama Gaip"

Dünün Güncesi

Sarkaç